30 Nisan 2016 Cumartesi

ADDIE TASARIM MODELİ


ADDIE Tasarım Modeli

     Merhabalar.. Bu yayınımda öğretim modellerinden biri olan ADDIE tasarım modeline değineceğim.
     Öğretmenler dersin amaçlarını, aktiviteleri, materyalleri ve öğrenci değerlendirmelerini hazırlamak istediklerinde öğretimsel tasarımdaki gelişmelere yönelmektedirler. Özellikle öğretimsel tasarımı geliştirme üzerine yapılan çalışmalarda, öğrenme teorisi ve bilişsel gelişimin birlikte ele alınması göze çarpmaktadır. Bloom, Krathwohl, Gagne ve diğerleri tarafından öğretimsel tasarımı geliştirmek için öğrenme hedef ve amaçlarının belirlenmesine yönelik öğrenme modeline ait bir yapı geliştirilmiştir. Bunun yanında Gagne, Briggs ve Kemp öğretim tasarımı geliştirmede gerekli basamakların tanımı için süreç modelini hazırlamıştır.



     Bu süreç modelinde Şekil-2’de verilen en çok tanınanı Semmel ve Semmel ve Thiagarajan tarafından geliştirilen 4D öğretim tasarımı geliştirme modelidir. Bu model, tanımlama (define), tasarım (design), geliştirm (develop) ve değerlendirip yayma (disseminate) basamakları olmak üzere dört basamaktan oluşmaktadır. 4D öğretim tasarım modelinin dört temel basamağı genişletilerek, 



Şekil-3’te görüldüğü gibi ADDIE (analiz, tasarım, geliştirme, uygulama ve değerlendirme) modeli geliştirilmiştir. 

     ADDIE tasarım modeli, eğitsel bir materyalin planlanmasından oluşturulmasına, oluşturulmasından uygulanmasına ve son olarak değerlendirilmesine kadar, içerisine aynı zamanda öğreneni, öğreteni ve hatta dış etkenleri de alan bir öğretim tasarımı modelidir.
     ADDIE "bireylerin neyi öğrenmeye ihtiyaçları var" sorusu ile "bireylerin ihtiyaçları olan bilgiyi öğrendiler mi" noktası arasında geçen tüm süreçleri kapsar.
ADDIE modelinde 3 ana soru vardır:
  • Nereye gitmek istiyoruz ?
  • Oraya nasıl gideriz ?
  • Oraya geldiğimizi nasıl anlarız ?
     ADDIE ismi, modelin içerdiği basamaklardan gelmektedir. Bu basamaklarda yazılan raporlar, uygulanan anketler ve söyleşiler tasarlanacak olan dersin güvenilir veriler üzerine inşa edilmesini sağlamakla birlikte; tasarımcıya bir kaynak oluşturmaktadır.
 
Analysis ( Analiz )
Design (Tasarım)
Development (Geliştirme)
Implementation (Uygulama)
Evaluation (Değerlendirme)

Analiz(Analysis)
     Analiz aşamasında ihtiyaç analizi yapılarak, mevcut öğretim problemleri, öğrenenlerin (çalışanların) beklentileri, ön bilgileri (var olan), mevcut beceri ve yeterlilikleri, öğrenme ortamı, öğretim amaçları ve hedefleri belirlenir. Bunlar belirlenirken aşağıdaki sorular irdelenebilir. Tabii ki bu sorular değişebilir veya bu soruların yenileri oluşturulabilir.
  • Öğrenenler kimler ve bu kişilerin karakteristik özellikleri neler?
  • Bu kişilerin sahip olması istenilen yeni davranış kalıpları neler?
  • Öğrenmeyi engelleyen etmenler var mı? Varsa bunlar nelerdir?
  • Yetişkin öğrenme modelleri neler? Hangileri kullanılabilir?
  • Bu eğitim sürecinin zaman kısıtlaması var mı? Varsa nedir?
  • Eğitim alacak kişilerin görev tanımları nelerdir?
  • İş analizi nasıldır?
  • Performans sistemi nasıldır ve kriterleri nelerdir?
Analiz aşamasında incelenmesi gereken unsurlar:
  • Öğrencilerin dersten alması gereken kazanımlar,
  • İhtiyaç analizi,
  • Öğrenci analizi,
  • Öğrenmenin gerçekleşeceği ortam analizi,
  • İçerik analizi,
  • Medya analizi şeklindedir.

Tasarım (Design)
     Tasarım aşaması da öğrenme hedefleri, ölçme araçları, alıştırmalar ve etkinlikler, içerik, konu analizi, ders planlama ve materyal seçimi ile ilgilidir. Tasarım aşaması sistematik ve belirli olmalıdır. Öğretim tasarım planı her bir unsuru detaylara dikkat edilerek hazırlanmalı ve ihtiyaç analizini dikkate alarak planlanmalıdır. Bu aşamadaki adımlar:
  • Bilişsel, duyuşsal ve psikomotor hedef davranışlara göre içeriklerin oluşturulması
  • Tüm kaynakların incelenmesi (Media, internet, kaynak kitap, uzman kişi, prosedür vb.), hedef davranış ve içerik doğrultusunda öğretim stratejisinin oluşturulması. 
  • Etkinliklerin ve materyallerin hazırlanması (interaktif veya sınıf)
  • Ölçme ve değerlendirme araçlarının hazırlanması
  • Tasarımın küçük gruplarda denenmesi
Tasarım Aşamasında İncelenmesi Gereken Unsurlar:
  • Değerlendirme araçları,
  • Öğrenme bileşenleri ( öğrenmenin hangi ilkeler doğrultusunda gerçekleşeceğinin, hangi değerlendirme aktiviteleri ile destekleneceğinin, hangi öğrenme modelinin kullanılacağının belirlendiği aşamadır.)
  • Öğretim teknikleri,
  • İçerik,
  • Kullanılacak her bir tasarım öğesinden sahne örnekleri (storyboard),
  • Ders sonunda elde edilmesi planlanan kazanımlar şeklindedir.
  • Geliştirme (Development)
NOT: İlk tasarımı yapılan materyallerin geliştirilme süreci bu aşamada geçmektedir. Tasarım aşamasında yapılan temel tasarım, bu aşamada genişletilerek; öğretim materyallerinin son hali hazırlanmış olur.


Geliştirme (Development)
     Bu aşamada,  tasarımın test edilmesi sonucunda elde edilen veriler (öğrenen yorumları, deneme uygulamasında karşılaşılan problemler ve tüm gözlem sonuçları) kullanılır. Tasarım aşamasında oluşturulan içerik ve konular, etkinlikler, alıştırmalar, zamanlama, sınıf düzeni, materyaller ve ölçme-değerlendirme araçları tekrar gözden geçirilerek gerekli iyileştirme ve düzeltmeler yapılır.


Uygulama(Implementation)
     Uygulama aşamasında, öğretmen kılavuz kitabı veya materyali ve öğrenci kılavuzu geliştirilir ve uygulanır. Geliştirilmiş olan tasarımın nasıl uygulanacağı konusunda eğitmenlere yol göstermek ve eğitime katılacak olanlara da bu eğitimde neleri nasıl yapacaklarına dair yardımcı olmak amaçtır. 
     Eğitmen kılavuzunda; eğitim stratejisi ve modeli, hedef davranışlar (eğitime katılanlardan, eğitimden sonra kazanmalarını beklediğimiz davranışlar), içerik ve konular, etkinlikler, alıştırmalar, materyaller, ölçme-değerlendirme araçları, süre, sınıf düzeni yer alır. En önemlisi de tüm bunların nasıl uygulanacağı anlatılır ve uygulaması yapılır.
     Öğrenci kılavuzunda, kendilerinden beklenen hedef davranışlar, eğitimin amacı, içerik ve konular, eğitimde neler yapacakları, kullanacakları araç ve materyaller, uygulayacakları değerlendirme araçları anlatılır ve uygulanır.
     Bu aşamada artık sınıfa inilir. Gerek sınıf eğitimi, gerek saha eğitimi, gerekse web tabanlı bir öğretim olsun. Uygulama yapılarak sonucunda özellikle aşağıdaki sorular irdelenir;
  • Ne işe yaradı / ne işe yaramadı?
  • Neleri değiştirmem gerekiyor? (Eklemeler ve çıkarmalar)
  • Daha başka hangi etkinlikleri kullanabilirim veya hangi değerlendirmeleri yapabilirim? 

Değerlendirme(Evaluation)
     Öğretim tasarımının verimliliği ve etkililiğini ölçmek için oluşturulan bir değerlendirme sürecidir. Değerlendirme iki bölümden oluşur; şekillendirici yada biçimlendirici olarak tanımlanan ADDIE tasarımının her aşamasında gerçekleştirilen ara değerlendirmeler ve diğeri de özet değerlendirme olarak adlandırılan sürecin sonunda gerçekleştirilen ve ADDIE tasarımının bir bütün olarak değerlendirildiği bölümdür. 

Değerlendirme aşamasında incelenmesi gereken başlıca unsurlar:
  • Öğretimi değerlendirmede kullanılan teknikler,
  • Öğretim tasarımının ( materyallerin ) değerlendirilmesi,
  • Kazanımların değerlendirilmesi,
  • Bu incelemelere göre yapılması gereken değişiklikler şeklindedir.

     ADDIE modelinde her bir aşamasının sonuçları, diğer aşama için birer girdi olmaktadır. Her aşamanın sonunda yer alan değerlendirme süreci ile bir sonraki aşamaya geçiş için onay veya red kararının oluşması sağlanmaktadır. Aşağıdaki şekille bu döngüyü daha iyi kavrayabiliriz.






Kaynak:
http://www.tebd.gazi.edu.tr/index.php/tebd/article/viewFile/300/283
http://seset.ceit.metu.edu.tr/2013/06/addie-ogretim-tasarimi-modeli/
https://ikegitimvegelisim.wordpress.com/2012/02/28/ogretim-sistemi-tasarimi-isd-addie-modeli/
https://addieogrtas.wordpress.com/2010/03/04/addie-analysis-design-development-implementation-evaluation/
http://tasarimaddie.blogspot.com.tr/

16 Nisan 2016 Cumartesi

BLOOM TAKSONOMİSİ


Bloom Taksonomisi
     Merhabalar.. Bu yayınımda Bloom taksonomisi, Bloom taksonomisinin yenilenmiş hali ve neden yenilendiği ve Bloom dijital taksonomisi üzerinde paylaşım yapacağım.
     Bloom’a göre, insan öğrenebilme ile ilgili zihinsel donanımlarla doğar ve limitsiz bir öğrenme kapasitesi vardır. Ancak eğitim süreçleri, bu donanımlarının ve limitlerinin ne kadarını kullanabileceğini belirler. Bu nedenle, çocuklar uygun öğrenme koşulları sağlandığında kendi öğrenme alanlarına giren hemen her şeyi öğrenebilirler. Çocuklar arasındaki farklılık daha
az ya da daha çok öğrenebilmeleri ile ilgili değil, onların öğrenme stilleri, ilgileri, güdülenmeleri
ve hızlarındaki bireyselliklerden kaynaklanmaktadır. Bu bağlamda, eğitimsel hedeflerin taksonomisi, öğretimin bir sonucu olarak öğrencilerin öğrenmeye yönelik amaçlarının ya da bizim beklentimizin ne olduğunu ifadelendiren bir sınıflamanın çerçevesidir.
     Taksonomi, varlıkların basitten karmaşığa ve birbirinin ön koşulu olacak şekilde aşamalı
olarak sınıflandırılmasıdır. Program geliştirmede taksonomi, istendik davranışların basitten
karmaşığa, kolaydan zora, somuttan soyuta, birbirinin önkoşulu olacak şekilde sıralanmasıdır.
Bu bağlamda, aralarında yatay ve dikey sıkı bir ilişki olan öğrenilmiş davranışların sınıflandırılmasında taksonomi kullanılır. Diğer bir deyişle, öğrenme-öğretme süreçlerinde, öğrencilerin ulaşacağı hedef\davranışların belirlenmesi ve yazılmasında taksonomi (aşamalı sınıflama)’de yararlanılır.
     Bloom taksonomisinin temel fikri, eğitimcilerin öğrencilerinin ne bilmelerini istediklerinin basitten karmaşığa doğru aşamalı bir sıra içerinde düzenlenebilir olduğudur. Diğer bir ifade ile, öğrencilerin bilmeleri gerekenlerin eğitimsel hedefler olarak ifade edilmesi gerektiğidir. Sınıflamadaki seviyeler ardı ardına sıralanmıştır. Bir üst seviyeye geçmeden önce bir alt seviyeye tam olarak ulaşılması gerekmektedir.
     Bloom, bilişsel, duyuşsal ve psiko-motor olmak üzere üç öğrenme türünden söz etmiştir. Öğrenme düzeylerini temele alarak bu alanları alt başlıklara ayırmıştır. Bu öğrenme türleri içerisinde karmaşık bir aşamalı-hiyerarşik düzen vardır. Bu hiyerarşide öğrencinin bir üsteki basamağa geçebilmesi için bir alttaki basamağı ya da alttaki tüm basamakları öğrenmiş olması gerekmektedir.



     Taksonominin ana fikri, öğretmenlerin öğrencilerden neyi bilmelerini istediklerinin (öğrenme hedeflerinin) basitten karmaşığa, aşamalı bir şekilde sıralanmasıdır.

Bilişsel Alan
     Bilişsel alan 6 basamaktan oluşmaktadır. Bilgi, Kavrama, Uygulama, Analiz, Sentez, Değerlendirme.
Bilgi: Bilginin, hiçbir değişime uğratılmaksızın, olduğu gibi alındığı basamaktır.
Kavrama: Bilginin, birey tarafından içselleştirilip, özümsendiği; özünü yitirmeden özetlenip, yorumlandığı; farklı ifade biçimlerine dönüştürüldüğü basamaktır.
Uygulama: Bilginin yeni durumları açıklamada ya da yeni problem durumlarını çözüme ulaştırmada kullanıldığı basamaktır.
Analiz: Bilginin, onu oluşturan alt unsurlara ayrıştırıldığı, temelinde yatan sayıltıların ya da örgütleme ilkelerinin belirlendiği basamaktır.
Sentez: Bilginin, orjinal sayıltı ya da örgütleme ilkeleri doğrultusunda yeniden oluşturulup, yeni bir form kazandığı basamaktır.
Değerlendirme: Örgütlenmiş bilgi bütününün, temelinde yatan sayıltı ya da örgütleme ilkeleri ile tutarlılığının; Örgütlenmiş bilgi bütününün, açıkladığı alanın özellikleriyle tutarlılığının belirlendiği basamaktır.



Duyuşsal Alan
     Duyuşsal alan, duyuşsal güçleri gerektiren ve çoğunlukla toplumsal çevrede insanın geliştirdiği duygu, tutum ve değerlerle ilgili davranışlardır. (Öğrenilmiş duyguların kodlandığı alandır.)
Bilişsel alanın "Bilgi" basamağı Duyuşsal alan davranışlarının temeli olmaktadır.
     Duyuşsal alan 5 basamaktan oluşur: Alma, Tepkide Bulunma, Değer Verme, Örgütleme, Bir Değerle Nitelenmişlik (Karakter Haline Getirme)- Kişilik
Alma: Bireyin, ilgi, tutum ya da değer geliştirmesi istenen bilgi, nesne ya da durumların farkına vardığı basamaktır.
Tepkide Bulunma: Bireyin, belli bir bilgi, nesne ya da durum karşısında, yerleşiklik kazanmamış bir tepkiden, gönüllü bir tepkiye kadar varan, bireysel tepkiler gösterdiği basamaktır.
Değer Verme: Bireyin, belli bir bilgi, nesne ya da duruma, toplumsal kabuller doğrultusunda bir değer yükleyerek tepkide bulunduğu basamaktır.
Örgütleme: Bireyin, toplumsal kabuller doğrultusunda bir değer yükleyerek tepkide bulunduğu belli bir bilgi, nesne ya da duruma, kendine özgü değerler atfettiği basamaktır.
Kişilik: Bireyin, oluşturduğu yeni değerlere bağlılığı ile temsil edildiği basamaktır.



Psiko-Motor (Devinişsel) Alan
     Psiko-motor alan ile ilgili davranışlar zihin ve kas koordinasyonunu gerektiren davranışlardır. (Öğrenilmiş becerilerin kodlandığı alan.)
     Psiko-motor Alan Hedeflerinin Aşamalı Sınıflaması: Uyarılma, Rehber (Kılavuz) Denetiminde Yapma, Beceri Haline Getirme, Duruma Uydurma, Yaratma.
Uyarılma: Bireyin, zihin kas eşgüdümünü gerektiren bir işe, duyuları ve tüm vücuduyla hazır olduğu basamaktır.
Kılavuzla yapma: Bireyin, zihin kas eşgüdümünü gerektiren bir işi, doğrudan ya da yönergeler yoluyla yardım alarak yapabildiği basamaktır.
Beceri Haline Getirme: Bireyin, zihin kas eşgüdümünü gerektiren bir işi, yardım almaksızın ve işin gerektirdiği nitelikte yaptığı basamaktır.
Duruma Uydurma: Bireyin bir psiko-motor becerisini, benzer nitelikte başka bir durumda kullanabildiği basamaktır.
Yaratma: Bireyin, uzmanlaştığı alanda orjinal bir beceri ortaya koyduğu basamaktır.



Bloom Taksonomisi Neden Yenilenmiştir ve Yenilenmiş Hali Nasıldır?
     Bloom'un taksonomisi, öğrenme-öğretme süreçlerinde sistematik sınıflandırmayı ortaya koyan bir kuram olarak 1956 yılından bu yana, önemini yitirmeden yaygın olarak kullanılmaktadır. Ancak, yeni çağ 21. yüzyılda 1956’dan bugüne, her alanda olduğu gibi eğitim alanında da pek çok yeni ve farklı gelişmelere tanıklık etmektedir. Anderson ve diğerleri, Bloom taksonomisin güncelleştirmelerine ilişkin iki neden ileri sürmüşlerdir:
1- Eğitimcilerin ilk haliyle taksonomi kitabının değeri üzerine dikkatlerini yeniden yönlendirme ve onu günün ilerisinde bir kaynak olarak görmelerini sağlama.
2- 1956’dan bu yana olan değişmelerin, eğitim ile ilgili çocukların nasıl geliştikleri ve öğrendikleri, öğretmenlerin nasıl planlama yaptıkları, öğrettikleri ve değerlendirme yaptıkları gibi- düşünce ve uygulamaları değiştirmesi.
     Alan yazında yer alan Bloom taksonomisinin yenilenmesinin gerekçelerine ilişkin görüşler şöyle toplanabilir:
1. Geçen zaman içinde öğrenmenin nasıl gerçekleştiğine ilişkin yeni bulgular ve oluşan yeni felsefeler, öğrenme hedeflerinin yeniden düzenlenmesi gereğini doğurması, programların sorgulanmasına ve yeniden yorumlanmasına neden olmuştur.
2. İlerleyen zaman sürecinde öğrenmeye ilişkin yeni anlayışlar ve yapısalcı öğrenme kuramı temelli öğretim anlayışının öne çıkması ile Bloom taksonomisinin öğrenci merkezli üst düzey bilişsel becerileri ölçmede yetersiz kaldığının düşünülmesi.
3. Analiz ve değerlendirme basamaklarının ne anlama geldiği konusunda tam bir uzlaşının sağlanamaması.
4. Gerçeğe uygun problemler ve projeler gibi etkinliklerin taksonomiyle eşlenememesi.
5. Çocukların öğrenmedeki bireyselliğini, dinamikliğini ve tüm öğrenmelerini açıklamada yetersiz kaldığı düşüncesi.
6. Taksonomi, öğrenmenin birbirini takip eden altı aşamalı süreçte gerçekleştiğini belirtmekte, ancak bu süreçlere ilişkin bir öğretim modeli ortaya koyamamaktadır.
     1995-1999 yıllarında, Anderson ve Krathwohl koordinatörlüğünde bilişsel psikologlar, eğitim programı kuramcıları ve öğretim araştırmacıları, ölçme ve değerlendirme uzmanlarından oluşan bir çalışma grubu, Bloom’un sınıflamasını yeniden düzenlemek ve yenilemek üzere yaptıkları çalışmalar sonucu, yeni bir sınıflama ortaya koymuşlardır. Bloom taksonomisinin yenilenmesinde temele alınan yaklaşım şöyle belirlenmiştir:
1- Orijinal taksonominin hazırlamasındaki yaklaşımın gözden geçirilmesi ve genişletilmesi.
2- Yaygın olan ortak dili kullanılması.
3- Güncel psikolojik ve eğitimsel düşünce ile uyumlu olma. 4- Yaklaşımın uygulamasına yönelik gerçekçi örnekler verilmesi.

     Bloom’un revize edilmiş taksonomisinin özellikleri şöyle sıralanabilir:
1- Sınıflamada, bilgi boyutu ve bilişsel süreç boyutu olmak üzere iki farklı boyut ortaya konmuştur. Bu iki boyut birbiriyle ilişkili olup öğrenci, bilişsel süreç boyutunun herhangi bir aşamasında bilgi boyutundaki dört çeşit bilgiyi de kullanabilmektedir.
2- Bilgi boyutu orijinal taksonominin bilgi basamağının alt basamaklarına benzemektedir. Bilgi boyutu, daha çok, kazanımların isim ya da ad öbekleri boyutunu ifade etmektedir. Bu boyut bilimsel düşüncede bilgi ile ilişkilendirilen sınıflandırmalara-bilgi türlerine- dayandırılan dört ana alt boyuttan oluşmaktadır. Bunlar;
a) Olgusal bilgi: Terminoloji bilgisini ve özel detay ve öğeler bilgisini içerir.
b) Kavramsal bilgi: Daha karmaşık ve organize edilmiş bilgi formlarının bilgisidir ve sınıflamaları, kategorileri, ilkeleri, genellemeleri, kuram, model ve yapıları içerir.
c) İşlemsel bilgi: Bir şeyin nasıl yapılacağı bilgisidir. Beceri ve algoritmaları, yöntem ve teknikleri, özel alanlardaki ve disiplinlerdeki ölçütleri içerir.
d) Üstbilişsel bilgi: Bilişle ilgilidir ve bireyin stratejik bilgisini, bilişsel görevlerle ilgili bilgisini, bağlamsal ve koşullu bilgiler ile bireyin kendi hakkındaki bilgisini içerir.
3- Sınıflamada bilişsel süreç boyutu kazanımların eylem boyutunu ifade etmektedir. Bu boyut, Bloom sınıflamasının bazı değişiklikler yapılmış şeklidir. Bu boyutta, zihinsel etkinliklere dayalı birbirini izleyen altı farklı basamak vardır. Bunlardan, daha önce bilgi olarak adlandırılan basamak hatırlama; kavrama olarak adlandırılan basamak anlama; uygulama basamağı aynı şekliyle korunmuş; analiz olarak adlandırılan basamak çözümleme; sentez olarak adlandırılan basamak yaratma olarak yeniden tanımlanmış ve yaratma basamağı değerlendirme basamağı ile yer değiştirilerek en üst basamağa alınmıştır. Değerlendirme en üst basamaktan bir alta, yani sentez basamağının yerine alınmıştır.
4- Yenilenmiş sınıflamada, en alt basamak olan bilgi basamağı hatırlama -öğrenciden bilgiyi hatırlaması ya da tekrar etmesi istenir- olarak değiştirilmiştir. Kavrama basamağı anlama- öğrenci kavramları açıklar ya da tanımlar- olarak değiştirilmiştir. Uygulama basamağı (isim formu) bilgiyi yeni bir durumda kullanma anlamında olan uygulama (eylemsel) ifadesine dönüşmüştür. Analiz basamağı (isim formu)- öğrenciden farklı bileşenler ya da ilişkiler arasındaki farklılıkları ortaya koymaları, kıyaslama ve karşılaştırma yeteneklerinin gösterebilmeleri anlamına gelen- Çözümleme (eylemsel) ifadesine dönüşmüştür. Bu dört basamak Bloom ve arkadaşlarının orijinal sınıflaması ile aynıdır.
5- 40 yılı aşkın zaman sürecinde yapılan araştırma sonuçlarına göre, Bloom’un aşamalı sınıflaması son iki basamak hariç yaygın olarak kabul görmüştür. Ancak bu süreçte sentez ve değerlendirme basamaklarının yer değiştirip değiştirmeyeceği (sentez yapmak değerlendirme yapmaktan daha zordur gibi) ya da sentez ve değerlendirme basamaklarının, farklı bilişsel süreçleri kullanmalarına rağmen, aynı zorluk seviyesinde olup olmadıkları ortaya konulamamıştır. En üst ve en karmaşık basamaklar olan sentez ve değerlendirme, yenilenen taksonomide yer değiştirmiş ve Değerlendirme (Evaluating) ve Yaratma- (Creating) olarak yeniden adlandırılmıştır.

Bloom Dijital Taksonomisi
Andrew Churches yaptığı araştırmalar sonucunda taksonomiye uygun eğitsel uygulamaları bir araya getirmiştir. Bunlara ise Bloom’un Dijital Taksonomisi adını vermektedir.



Kaynak:
http://www.acarindex.com/dosyalar/makale/acarindex-1423911421.pdf
http://acikders.hacettepe.edu.tr/dersler/otmt.html
SAÜ Eğitim Bilimleri Enstitüsü Bloom’un Yenilenmiş Taksonomisi Üzerine Genel Bir Bakış Ömer Faruk TUTKUN
http://ogta.net/lesson/ogretim-hedefleri-sunum
http://egitimteknoloji.net/2015/11/bloom-taksonomisine-gore-egitsel-uygulamalar/

9 Nisan 2016 Cumartesi

KAVRAM TÜRLERİ

Kavram Türleri
     Merhabalar.. Bu yayınımda kavram ve kavram türlerine değineceğim.
     Kavram, nesnelerin insan beynindeki yansıma biçimi, herhangi bir nesnenin zihindeki tasarımıdır. Doğrudan ya da dolaylı, her kavram nesnel bir gerçekliğe denk gelir.
     Kavramın bir nesneye ilişkin özel nitelikler değil genel nitelikler taşır. Örneğin, çocukken evde beslediğimiz tavşanı düşünmemiz, onu rengiyle, duruşuyla, görünüşüyle zihnimizde canlandırmamız bir imgedir. Ama "tavşan" kavramı geneldir ve içine tüm tavşanlar girer.
   
Kavram Çeşitleri

  • Soyut ve Somut Kavramlar
  • Nesnel ve İlişkisel Kavramlar
  • Üst, Alt ve Bağlantılı Kavramlar
  • Kendiliğinden ve Kendiliğinden Olmayan Kavramlar
  • Günlük ve Bilimsel Kavramlar

Somut Kavramlar: Beş duyu organı ile algılanabilen kavramlardır.
Örneğin; ağaç, araba, telefon vb.



Soyut Kavramlar: Benzer özellikleri düşünsel ya da tanımsal nitelik gösteren kavramlardır.
Örneğin; mutluluk, sevgi, biliş vb.



Nesnel Kavramlar: İnsanların kendi çevrelerinde bulunan fiziksel varlık ya da nesneleri sınıflamada kullanılan kavramlardır.
Örneğin; araba, pizza vb.



İlişkisel Kavramlar: Nesnel kavramlar arasındaki ilişkiyi betimlemek üzere kullanılan ve çoğunlukla sözel bilgilerden oluşan önermelere verilen isimdir.
Örneğin; sürtünme, ivme, elektriksel alan vb.



Üst, Alt ve Bağlantılı Kavramlar: Kavramlar kendi içlerinde aşamalı bir yapıya sahiptir ve aslında bir kavram birçok şeyin ortak adı olabilmekle beraber kendisi de başka kavramların parçası olabilir.
     Kavram yapılanması içinde en tepede olan ve en geniş kapsamlılığı gösteren kavrama üst kavram adı verilir. Üst kavramların küçük bir bölümünü ya da özel parçasını oluşturan bir alt düzey kavramlara da alt kavram adı verilir.
Örneğin; kavram haritaları, zihin haritaları vb.



Kendiliğinden Oluşan Kavramlar: Çocukların düşünme özelliklerini doğrudan yansıtan kavramlara denir.(Piaget)
Örneğin; çocuğun kuşu görünce "cik, cik" demesi.



Kendiliğinden Olmayan Kavramlar: Çocukların, genellikle yetişkinlerin istediği doğrultuda sergilediği düşünce biçimini gösteren kavramlara denir.
Örneğin; Bir buçuk yaşındaki çocuğuna tuvalet eğitimini öğretmek isteyen bir annenin çocuğunun tuvalet ihtiyacı geldiğinde kendisine dile getirmesini istemesi.



Günlük Kavramlar: Günlük bağlamda gelişen, çocukların okul dışında yetişkinler ile etkileşimi sonucu oluşan kavramlardır. Bu kavramlar çocuğun kendi kafasında biçimlenir, başkaları tarafından amaçlı biçimde öğretilmez.
Örneğin; Babanın çocuğundan saat 21:00 da eve gelmesini istemesi, çocuğunda o saatten önce evde olması.



Bilimsel Kavramlar: Belirli bir bilim dalıyla ilişkili olarak okulda öğretilir. Bu kavramlar; uygun biçimde tanımlanır, sistematik yönden aşamalı bir yapı içindedir, mantıksal düzenleme içinde sunulur ve sözel olarak kapsamlı biçimde tanımlanabilir.
Örneğin; Çocuğun resim dersinde öğrendiği renkleri gökkuşağında tanımlayabilir.




Kaynakça:
http://ain2004.tripod.com/Kavram_terim.pdf
http://ogta.net/lesson/strateji-sunum

2 Nisan 2016 Cumartesi

KAVRAM HARİTASI


Kavram Haritası

     Merhabalar.. Bu yayınımda BÖTE kavramını kullanarak oluşturduğum haritayı paylaşacağım.



Kaynakça:
https://prezi.com/l4roneg3nmpv/turkiyedeki-bote-bolumlerinin-tantm/
https://tr.wikipedia.org/wiki/Bilgisayar_%C3%96%C4%9Fretmenli%C4%9Fi

25 Mart 2016 Cuma

Öğrenme Stilleri

Öğrenme Stilleri
     Merhabalar.. Bu yayınımda öğrenme ve öğrenme stillerinden bahsedeceğim.
     Birey yaşadığı çevreyle sürekli bir etkileşim içerisindedir. Bu etkileşim sürecinde birey yaşantılarına bağlı olarak değişim geçirir. Bu değişim bireydeki öğrenmelerin göstergesidir. İnsanın kendini geliştirebilmesi ve çevresine uyum sağlayabilmesi için öğrenme gerekir. Öğrenmenin nasıl oluştuğuna ilişkin değişik yaklaşımlar vardır. Bu tanımlardan yola çıkarak öğrenmeyi, yaşantı ürünü, kalıcı izli davranış değişikliği olarak tanımlayabiliriz.
     Öğrenme süreci her birey için aynı değildir. Bireyler arasındaki farklılıkların çoğu zaman ilk dikkat çekeni fiziksel farklılıklardır. Ancak, bilindiği gibi, bireyler yalnızca fiziksel açıdan değil, zihinsel, psikolojik, toplumsal ve kültürel açıdan da birbirlerinden farklılıklar göstermektedirler.
     Herkesin farklı farklı yetenekleri ve eğilimleri vardır. Yeteneklerini en iyi şekilde kullanabilen insan kendini en iyi şekilde yetiştirir. Tabii bunun için de insanın kendini tanıması eğilimi olan şeyleri tespit etmesi gerekir. İnsanların öğrenmek için izledikleri yollar da farklıdır. Öğrenme stilini, bilmek öğrenenin ve öğretenin işini kolaylaştıracağı gibi başarı düzeyini de arttıracaktır.
     Öğrenme stili, bireyin doğuştan getirdiği ve çevre ile etkileşimi sonucunda oluşturduğu, öğrenmeye yönelik eğilimlerini ya da tercihlerini gösteren özellikleridir. Öğrenme stilleri, öğrenenlerin öğrenme süreci içerisinde tercih ettikleri yollardır.



Öğrenme stili

  • Bireyden bireye değişir.
  • Sonradan kazanılmış bir özelliktir.
  • Değişmez bir unsur olmamakla birlikte, değişmesi zaman alır.
  • Öğretim yöntemleri, ortamları ve materyallerinin öğrenme stillerine göre seçilmesi ve düzenlenmesi, öğrenme sürecini olumlu yönde etkiler.

Öğrenme Stilini Belirleyen Unsurlar
  • Bilgiyi algılamada kullanılan duyu (duyu organları-sezgiler)
  • Bilgi almada tercih edilen sunum şekli (görsel-sözel),
  • Bilginin organizasyonunda tercih edilen yöntem (tümdengelim-tümevarım),
  • Bilgi işlemede izlenen yol (aktif/fiziksel katılım-pasif/düşünsel katılım) (Felder (1993). 

Öğrenme Stilini Etkileyen Faktörler

  • Psikolojik özellikler (içedönük/dışadönük)
  • Eğitim alanı (sosyal bilimler, fen bilimleri)
  • Meslek
  • Yapılan iş (idari, teknik, bireysel, iletişime dayalı)

Öğrenme stilini bilmek niçin önemli?

  • Bireylerin öğrenme döngüsündeki güçlü ve zayıf yönlerinin bilinmesini sağlar.
  • Zayıf yönlerin geliştirilmesi için önlemler alınmasına olanak sağlar.
  • Birlikte çalışmaya en uygun bireylerin biraraya getirilmesine olanak sağlar.
  • Sınıflardaki çeşitliliğin gözetilmesine olanak sağlar.
  • Öğrencilerin başarı, ilgi ve motivasyonlarını olumlu yönde etkileyecek öğrenme ortamlarının ve eğitim programlarının hazırlanmasına olanak sağlar.


Modeller

  • Gregorc Öğrenme Stili Modeli,
  • Kolb Öğrenme Stili Modeli,
  • Bernice McCarthy 4MAT Öğrenme Stili Modeli,
  • Dunn ve Dunn Öğrenme Stili Modeli,
  • Myers-Briggs Öğrenme Stili Modeli 

     Ben Dunn ve Dunn Öğrenme Stili Modelini ele alacağım.
     Dunn&Dunn öğrenme stili modeli 1967’de Dr. Rita Dunn ve Dr. Kenneth Dunn tarafından ortaya konulmuştur. Bu modelin temel mantığı şudur:her birey bir konuyu öğrenirken farklı yollardan hedefe ulaşabilir. Bu süreçte kişinin en rahat ve en hızlı bilgiye ulaşma tarzını bilmesi hedefine daha sağlıklı ulaşmasını sağlar. Dunn&Dunn Öğrenme Stilleri Modeli eğitimciler için öğrencilerin öğrenme stillerine uygun öğrenme metotları ve öğrenciler için güçlü ve zayıf yönlerinden yararlanarak nasıl öğrenebilecekleri konusunda bilgi sağlar. Öğrenme stillerimiz doğuştan var olan karakteristik özelliğimizdir. Üç tür öğrenme stili vardır; görsel (visual), işitsel (audial), dokunsal (kinesthetic).

1. Görsel Öğrenme Stili



     Bu stile sahip kişiler özel yaşamlarında genellikle düzenli olup, karışıklık ve dağınıklıktan rahatsız olurlar. Dağınık bir masada çalışmakta zorlanırlar. Önce masayı kendilerine göre düzenlerler, daha sonra çalışmaya başlarlar. Kalem, silgi, kalemtıraş gibi araçlar için masada kendilerine göre yerler belirler ve bu araç gereçleri hep bu yerlerde tutarlar. Çantaları ve dolapları her zaman düzenlidir. Yazmayı sevmeseler bile defterleri düzenli ve itinalı kullanırlar. Düz anlatım dediğimiz,-okullarda öğretmenin ya da bir öğrencinin dersi anlatması yönteminden yeterince yararlanamayabilirler. Tam olarak anlamaları için dersin mutlaka görsel malzemeler ile desteklenmesi gerekir. Harita, poster, şema, grafik gibi görsel araçlardan kolay öğrenirler ve bu araçlardan öğrendiklerini kolay hatırlarlar. Öğrendikleri konuları gözlerinin önüne getirerek hatırlamaya çalışırlar. Sözlü talimatları takip etmekte zorlanabilirler. Talimatlar ne kadar uzun olursa o kadar güçlük çekerler. O nedenle talimatların bir yere yazılmasını tercih ederler.Talimatların sistemli ve basamaklı olması onları rahatlatır. Özellikle numaralandırılması önemlidir. Görsel stile sahip bir kişiye bir şeyi koltukta oturarak anlatmak yerine masa başında çizerek anlatmak daha yararlıdır. İstediğiniz bir şeyi kağıda yazıp ellerine vermeniz, söylemenizden daha iyi olabilir.

Görsel Öğrenme Stiline Sahip Birey Nasıl Ders Çalışmalı?

  • Görsel stile sahip öğrencilerin çalışabilecekleri derli toplu, karışık ve kalabalık olmayan bir yere gereksinimleri vardır.
  • Ders kitabında ya da yazılı metinlerdeki resimlerden çalışmak bu öğrenciler için uygundur.
  • Görsel stile sahip öğrenciler ders anlatımı sırasında eğer not tutmuyorlarsa dersten kolayca uzaklaşacaklardır. Bu öğrenciler yazılı yönergelere gereksinim duyarlar.
  • Yazarken renkli kalemler kullanmalı, okurken önemli konuların altını renkli kalemler veya fosforlu kalem ile çizmeli. Ders dinlerken mutlaka not almalı.
  • Anahtar noktalar için kartlar hazırlamalı. Kartların üzerine resim ve semboller çizmeli. Kart üzerinde çok önemli sözcüklerin üzerinden renkli kalemlerle çizmeli.
  • Kartların az bilgi içermesi, kart resminin belleğe kolay yerleşmesini sağlar.
  • Karmaşık konuları kolay öğrenmek için büyük resim kağıtları kullanarak çeşitli çizimlerle görsel hale dönüştürmek yararlı olur (kavram haritaları oluşturmak gibi).
  • Harita, şema ve diğer görsel araçlar için kısa açıklamalar yazmalı.
  • DVD, VCD, bilgisayarda var olan eğitim programları görseller için yararlıdır.
  • Kitapların kenarlarına bir bakışta o bölümü ona hatırlatacak kendisine özgü sembol ve resimler çizmeli.
  • Öğrenmeleri gereken materyalleri kendisi planlamalı ve organize etmeli çünkü planlama ve organize etme öğrenmeyi kolaylaştırır.
  • Bellekte tutulması gerekenler için görsel hatırlatma notları hazırlamalı
  • Matematik gibi sayısal konular için, anladığını kısa cümle ya da birkaç söz halinde yazmalı, bilgileri organize etmek için posterler hazırlamalı.
  • Problem çözerken istenenleri, verilenleri renkli kalemler de kullanarak yazmalı.
  • Problem çözümü basamaklı ise bu basamakları gösteren kutucuklar çizip ve içlerine kısa notlar yazıp kutuları birbirlerine çizgilerle bağlayabilir.

2. İşitsel Öğrenme Stili



     Küçük yaşlarda kendi kendilerine konuşurlar. Ses ve müziğe duyarlıdırlar. Sohbet etmeyi, birileri ile çalışmayı severler. Genellikle ahenkli ve güzel konuşurlar. Yabancı dil öğreniminde (Konuşma ve dinleme becerilerinde) başarılıdırlar. Hatırlamak istediklerini, birisi kendilerine anlatıyor ya da söylüyormuş gibi işiterek hatırlarlar. Göz ile okuma esnasında hiçbir şey anlamayabilirler; o nedenle en azından kendi kulağının duyabileceği bir ses ile okumalarına izin verilmelidir. İşittiklerini daha iyi anlarlar. Daha çok konuşarak, tartışarak öğrenirler. Bilgi alırken dinlemeyi, okumaya tercih ederler. Olay ve kavramları, birinin anlatması ile daha iyi anlarlar. Grup ve ikili çalışmalarda konuşma ve dinleme olanakları olduğu için iyi öğrenirler. İşitsel stilde öğrenen kişi için sessiz ve sakin bir ortam seçin. Fonda hafif, enstrümantal bir müzik yararlı olacaktır. Bazen tersi de olabilir; rahatsız olup
olmadıklarını sorun. Sözlerinizi özenle seçin, ahenkli ve sözcükleri uygun yerlerde vurgulayarak konuşmanız sizi daha iyi anlamalarını sağlar. Sizi dinlerken bir yandan da o size bir şeyler söyleyecektir. Onları dikkatle dinleyin, çünkü söylediklerinin bazıları sizi doğru anlayıp anlamadıklarını öğrenmek için söylediği şeylerdir. Gerekli cevaplar verilmezse anlattığınız şeyi dinlemeyebilirler. Ayrıca sözlerinin ciddiye alınmadığını düşünebilirler. İşitsel öğrenme stiline sahip kişilerin konsantre olabilmeleri için çevrelerinde başka konuşmalar duymamaları gerekir.

İşitsel Öğrenme Stiline Sahip Birey Nasıl Ders Çalışmalı?

  • Bu öğrenciler ders çalışmak için sessiz bir yere ihtiyaç duyabilirler.
  • Yazılı ödevlerde büyük ihtimalle ekstra zamana gereksinim duyabilirler.
  • Mümkünse arkadaş grupları ile çalışmalı ya da bir çalışma arkadaşı bulmalı.
  • Konuları tekrar ederken yüksek sesle okumalı.
  • Ses kayıt cihazı kullanabilir. Kaydettiklerini dinleyerek sınava hazırlanabilir.
  • Bellekte tutulması gereken bilgiler (tarih, isimler, yer adları vb.) için çeşitli melodiler yapılması öğrenmeyi kolaylaştırır. Bu melodilerin komik, saçma ya da çılgınca olması akılda kalmasına daha da faydalı olacaktır.
  • Basamaklı bir şekilde öğrenmeleri gereken şeyleri basamaklı olarak yazıp yüksek ses ile söyleyerek şarkılara dönüştürebilir.
  • Önemli konular ve talimatları yüksek sesle okuyup tekrarlayabilir.
  • Matematik ve sayısal konular için; yeni konuları (sesli) konuşarak kendine anlatarak çalışabilir. Problemi kendi sözcükleri ile ifade edebilir. Problemleri çözerken aklından geçenleri (o sırada yalnız da olsa) sesli anlatabilir.
  • Basamaklı bir kavram/bilgi öğreniyorsa bu basamakları yazıp, sonra yüksek sesle okuyabilir. 

3. Kinestetik/Dokunsal Öğrenme Stili



     Oldukça hareketli olurlar. Yerlerinde duramazlar ve sürekli hareket halindedirler. Tahtayı silmek, pencereyi açmak, kapıyı örtmek vb. onların görevi olsun isterler. Uzun müddet oturmaya zorlanırlarsa derste ne olup bittiğini de anlamaz hale gelebilirler. Bu hareketlilik uygun işlere yönlendirilmezse genelde problem yaşanır. Ders işleme sisteminden daha az yararlanırlar. Bu nedenlerden dolayı da
ilgisiz ve başarısız oldukları ileri sürülebilir. Kinestetik stilde öğrenen kişi dağınıklıktan rahatsız olmaz ve niçin bu kadar olay çıkardığınıza bir anlam veremez. Hatta sizin, huysuz, kavgacı, bıktırıcı biri olduğunuzu düşünür. O nedenle de, sizinle sürekli mücadele edebilir ve size karşı
çıkabilir. Bu tür durumlarda, onlara sizin ne hissettiğinizi anlatmaya çalışın. Karışıklığın sizi nasıl etkilediğini, onların anlayabileceği bir şekilde izah edin. Bunu yaparken vücut dilini kullanmanız çok yararlı olur çünkü kinestetik kişiler vücut dilini daha iyi algılarlar. Evde gönüllerince davranabilecekleri kurtarılmış bölgelere gereksinim duyarlar. Kinestetik stilde öğrenen kişilerde somut ve hareket belirten kısa anlatımlar daha etkili olur. Bu anlatımda vücut dilini bariz bir şekilde kullanmakta da yarar vardır. Kinestetik stilde öğrenen kişiye uzun ve önemli olan bir konuyu anlatmak için, rahat hareket edebilecekleri yerleri seçmeniz sizi daha iyi anlamalarını sağlar. Birlikte
yapılan bir yürüyüş sırasında anlatılması gibi bir yol izlenebilir. Örneğin; elinizi omuzlarına koymanız anlattığınız şeyi anlamaları için yararlı olabilir. Konuşma veya ders çalışma sırasında elinde bir eşya varsa buna mani olmayın. Örneğin ders çalışırken elindeki kalemi sürekli çeviriyorsa kalemi elinden almayın. Düşündüğünüzün tersine kalem elindeyken sizi daha iyi anlayabilir. Öğrenebilmeleri için mutlaka ellerini kullanacakları, yaparak yaşayarak öğrenme dediğimiz yöntemlerin uygulanması gerekir. Müze, okul bahçesi veya laboratuarda dokunarak, ellerini kullanarak olayların içinde yaşayarak en iyi öğrenirler.

Kinestetik/Dokunsal Öğrenme Stiline Sahip Bireyler Nasıl Ders Çalışmalı?

  • Derse konsantre olabilmek için ön sıralara oturabilir.
  • Yazım kurallarını fazlaca göz önüne almadan sürekli olarak duyduklarını hatırlatacak kısa notlar tutabilir.
  • Kavram haritası niteliğinde şema ya da çizimler yapabilir.
  • Ders çalışırken öğrenmeyi kolaylaştırmak için, elinde kitap ya da kartlarla ileri geri yürüyüp, yüksek sesle okuyabilir.
  • Çalışırken hareket etmesi sağlanabilir.
  • Çalışırken kendi istediği yerde ve şekilde çalışmasına izin verilebilir.
  • Bir şeyler anlatacağı zaman ayağa kalkabilir ve tüm vücudunu kullanarak anlatabilme özgürlüğü olabilir.
  • Ders dinlerken hareket etmelerine izin verilebilir.
  • Dersi anlatan kişinin mimik, drama ve abartılı ağız hareketlerine odaklanmaları anlamalarına yardımcı olabilir.
  • Maket ve benzeri materyaller kullanmaları öğrenmelerini kolaylaştırabilir.
  • Sıralı işlemleri hatırlayabilmek için her bir basamağı bir karta yazmalı daha sonra kartları otomatik olarak sıraya koyacak hale gelene kadar sıraya koymalı.
  • Matematik çalışırken, bilgileri gündelik hayatları ile ilişkilendirebilecek şekilde somutlaştırmaları faydalı olabilir.
  • Kinestetik olan öğrencilerin ders çalışırken sık sık ara vermesi gerekebilir.
  • Çalışacakları konuyu 20 dakikalık periyotlara bölmeleri önerilir.
  • Laboratuvar çalışmaları için fazladan zaman ayırabilir, konu ile ilgili müze, tarihi yerler vb. yaşayarak öğrenebilecekleri mekanlara gidebilirler.



Kaynakça:

  • http://dspace.trakya.edu.tr:8080/jspui/bitstream/1/761/1/MENEK%C5%9EE%20ESK%C4%B0C%C4%B0.pdf
  • http://by2007.bilgiyonetimi.net/bildiriler/kurbanoglu_akkoyunlu-ppt.pdf
  • http://nkal.meb.k12.tr/meb_iys_dosyalar/20/01/964247/dosyalar/2012_12/10102559_ogrenme_stilleri.pdf
  • http://fmvisikokullari.k12.tr/i/Assets/metamorfozsayi2.pdf

19 Mart 2016 Cumartesi

İHTİYAÇ TÜRLERİ


İHTİYAÇ TÜRLERİ
     Merhabalar.. Bu yayınımda sizlere ihtiyaç türlerinden bahsedeceğim.
     İlk önce ihtiyacın tanımını sizlere aktarayım. İhtiyaç, beklenen ile var olan koşullar arasındaki farktır. Bu fark ne kadar az olursa ihtiyaç o kadar düşük, bu fark ne kadar yüksek olursa ihtiyaç o kadar yüksek olur.
     İhtiyaç değerlendirmesi, planlanması ve düzenlenmesinde 6 ihtiyaç türüne sahiptir.Bunlar;

1. Normatif İhtiyaçlar: Bizden beklenenlerle yapabildiklerimiz arasındaki farktır.
Örnek: Açık öğretim sınavlarından geçmek için 45 puan almak



2. Karşılaştırmalı İhtiyaç: Hedef kitle bir norm yerine, aynı koşullarda olan başka bir grupla karşılaştırılması.
Örnek: BESYO sınavına girecek iki öğrenciden birinin fiziksel olarak çalışması diğer öğrencinin pasif kalması.



3. Hissedilen İhtiyaç: Bireysel bir istek ya da ihtiyaçtır. Hissedilen ihtiyaçlar, var olan performans ya da beceri düzeyi ile beklenen performans ya da beceri düzeyi arasındaki farkı gösterir.
Örnek: Ülkemizin şu anda bulunduğu şartlar altında birlik ve beraberlik içinde olma ihtiyacı.



4. İfade Edilen İhtiyaç: Hissedilen ihtiyaçların eyleme dönüştürülmüş hali olarak tanımlanmaktadır.
Örnek: Orta öğretim öğrencilerinin TEOG sınavında başarılı olabilmek için dershaneleri tercih etmesi.



5. Önceden Tahmin Edilen ya da Geleceğe İlişkin İhtiyaç: Gelecekte oluşabilecek değişikliklerin belirlenmesi ile ilgilidir.
Örnek: Yolculuk esnasında önlem olarak emniyet kemerinin takılması.



6. Acil İhtiyaç: Nadiren oluşan fakat önemli sonuçları olan başarısızlıklardır.
Örnek: Ameliyata alınmış acil bir hasta için kan ihtiyacı.



Kaynakça: http://ogta.net/lesson/ihtiyac-analizi-sunum


12 Mart 2016 Cumartesi

Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Eğitimi (BÖTE)


     Merhabalar.. Bir Hacettepe Böteli olarak üniversitemizin bu bölümünün amacını, öneminin sürekli artmasını ve bu bölüm mezunlarının ne tür işlerde çalışabileceğini sizlere aktaracağım.
     Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Eğitimi Bölümünün (BÖTE) temel amacı eğitim kurumlarının gereksinim duyduğu bilgisayar ve diğer öğretim teknolojisi ürünlerinin işlevsel kullanımı için gerekli olan yöntem ve teknikleri geliştirmek, yaymak ve öğretmek, bu kurumlarda öğretmenlik yapmak isteyen bireyleri yetiştirmektir.
     Günümüzde hem bilgi kapsamı, hem de teknolojik gelişmeler büyük bir hızla değişmekte ve yayılmaktadır. Bu oluşumlar, doğal olarak öğrenme-öğretme biçimlerini etkilemektedir. Öğretim materyallerinin hazırlanmasından sunuş ve değerlendirme sürecine kadar teknolojinin, özellikle bilgisayara dayalı teknolojilerin vazgeçilmezliği eğitimcileri yeni kuramlar ve uygulama yolları arayışına itmektedir. Böylece Öğretim-Öğrenme Teknolojileri bir bilim dalı olarak, teknolojinin gelişmesi ile birlikte varlığını oluşturmaya başlamıştır. Bu durum son yıllarda çoklu-ortam teknolojileri ve web teknolojilerinin gelişmesi ile birlikte daha da önem kazanmıştır.

Bir BÖTE mezunu;

  • Üniversitelerde hali hazırda uygulanmakta olan Öğretim Elemanı Yetiştirme (ÖYP) programları aracılığı ile geleceğin akademisyenleri olarak;
  •  Eğitim yazılımları geliştiren firma ya da kurumlarda eğitim uzmanı, içerik geliştirme uzmanı ya da öğretim teknoloğu olarak;
  • Uzaktan eğitim kurumlarında ya da bu konuda uzmanlaşmış firmalarda uzaktan eğitim yöneticisi, proje yöneticisi, uzaktan eğitim uzmanı, içerik geliştirme uzmanı ya da konu alanı uzmanı olarak;
  • Bilgi işlem dairelerinde ağ sorumlusu, veritabanı uzmanı ya da yazılım geliştirme uzmanı olarak;
  • Firmalarda grafik ve canlandırma tasarımcısı olarak;
  • Kamu ve özel kurumların eğitim bölümlerinde eğitim uzmanı ya da öğretim teknoloğu olarak;
  • Dershanelerde, halk eğitim merkezlerinde ya da yaygın eğitim etkinliklerinde çeşitli bilgisayar alanlarında öğretmen olarak;
  • Özel ilk ve orta öğretim kurumlarında öğretim teknoloğu ya da araştırma-geliştirme uzmanı olarak çalışabilmektedir.


Kaynakça:
http://www.ebit.hacettepe.edu.tr/tarihce.html
http://gef-bote.gazi.edu.tr/posts/view/title/neden-bote%3F-45846

5 Mart 2016 Cumartesi

AÇIK BELLEK

AÇIK BELLEK
     Merhabalar.. Bu yayınımda uzun süreli bellek türünden olan açık belleği anlatacağım.



     Açık bellek diğer adıyla bildirimsel bellek, sözel bileşenleri bulunan ve bilinç düzeyindeki genel bilgileri, geçmiş olayları, kişisel yaşantıları içeren; anımsanabilir şeylere ilişkin bellektir.
     Açık bellek bilginin içeriği ve hatırlanış biçimi (hatta depolandığı yer) açısından ikiye ayrılır.
1) Öyküsel (Episodik veya Otobiyografik) Bellek
2) Anlamsal (Semantik) Bellek

1) Öyküsel (Olaysal) Bellek
     Öyküsel Bellek, geçmiş kişisel yaşantıyı içerir, geri getirilmesi, hatırlanması bilinçlidir. Öyküsel belleğin bir özelliği, anının kaydedildiği mekanın ve zamanın genellikle bilinmesidir; “Geçen Ağustos ayında, bir Pazar günü, Büyükada’da...” diye hatırlanabilir.
     Bu öyküsel, kişisel anılarımızın, çeşitli sinir hücreleri arasında yaygın şebekeler oluşturarak kaydolduğu ileri sürülür. Ne kadar anımız varsa o kadar da anı şebekemiz vardır; bu şebekeler birbiri ile ilişkili örüntüler oluştururlar.
     Öyküsel bellek şebekeleri arka beyin bölgelerinin 
çok modaliteli asosyasyon kortekslerinde kayıtlı bulunur. Öyküsel anılarımız için “hatırlama” kelimesi kullanılır.


2) Anlamsal Bellek

     Anlamsal bellek zihnimizde sözel olarak kodlanmış verileri saklar. Kişisel yaşantılardan bağımsız bir şekilde, genel dünya bilgisinden  oluşur. Genellikle zaman ve mekan bilgisini içermez. Arslanların ve atların saçına “yele” dendiğini, İngiltere’nin başkentinin Londra olduğunu, yeşil bitkilerde klorofilin bulunduğunu, havadan alınan karbondioksidin oksijene çevrildiğini, Gandi'nin kim olduğunu ilk defa nerede, ne zaman, nasıl öğrendiğimizi genellikle hatırlamayız.
     Anlamsal bilgilerimiz için “bilme” kelimesi kullanılır. Anlamsal belleğin, genel dünya bilgilerinin ön temporal bölgelerde kayıtlı olduğu bilinmektedir. Genel kültür, kurallar, kavramlar, genellemeler bu bellektedir.

Özetle;
     Açık bellek ikiye ayrılır: öyküsel ve anlamsal. 
     Öyküsel (olaylarla ilgili) bellek; uzay-zaman, aksiyonlar ve aktörlerden oluşur. Kişisel olarak yaşanmış; uzay-yer ve zaman bağlı olay ve geçişleri kapsar. Örneğin, bu sabah kahvaltıda neler yediğinizi ve geçen yılki tatil anılarınızı bu bellek saklar. 
     Semantik bellek; öğrenilmiş sözcük bilgilerini saklar. Geçen yıl Bodrum’da yapılan tatilin ayrıntıları epizodik bellekle ilgiliyken, “Bodrum” kelimesinin ne olduğunu saklayan semantik bellektir.


Kaynakça:
http://noropsikoloji.org/?p=552
http://www.evrenindili.com/component/content/article/79-hayvanbilinci/608-bellek-ve-bellek-tipleri?directory=194
https://tr.wikipedia.org/wiki/Semantik_haf%C4%B1za
http://www.bilimist.com/blog-53/epizodik-bellek-semantik-bellek-ya-da-anlamsal-bellek-nedir-hafiza-guclendirmek-icin-ne-yapmali.html

27 Şubat 2016 Cumartesi

İNFOGRAFİK TASARIMLARININ İNCELENMESİ

     Merhabalar.. Bu yayınımda Öğretim Tasarımı dersinde edinmiş olduğum bilgiler doğrultusunda iki infografik tasarımını inceleyeceğim. İlk infografik tasarımı ile başlayalım.

 
     Öncelikle infografiğin verinin ya da bilginin görsel gösterimi olup karmaşık bilginin hızlı ve açık bir biçimde sunulması olduğunu belirtmek istiyorum. Bu tanımdan yola çıkarak yukarıdaki tasarımda görsellikten çok yazıların ön planda olduğu ve infografiğin amacını tam olarak yansıtmadığı söylenebilir.
     Ana başlık yeterli uzunlukta ve ana mesajı yansıtmaktadır. Ara başlıklar ve vurgu bulunmamaktadır. Ögelerin yerleşiminde süreklilik esastır ve sistematik bir biçimdedir. Okunulabilir, yalın ve tek tip yazı tipi kullanılmakla beraber yazı renginin de okunulabilir olmasına ve büyük-küçük harf kullanımına dikkat edilmiştir. Satır uzunlukları, sütun genişlikleri algılamayı kolaylaştıracak uzunlukta/genişlikte ve akıcı okumaya elverişli niteliktedir. Tasarımda birden fazla renk kullanılmış fakat uyumlu bir şekilde tonlama yapıldığı için göze batmamaktadır. Tasarım sonunda tasarımı hazırlayan kurum ve kaynakça bilgisi bulunmakta tarih bulunmamaktadır.


     İkinci infografik tasarımında ise ana başlık ve ara başlıklar bulunmamaktadır. Birden fazla ögede vurgu yapıldığı için hangi bilginin önemli olduğu anlaşılamamakla birlikte zihin karışıklığına da neden olmaktadır. Öge yerleşiminde sistematik ve süreklilik yoktur aksine tutarsızlık ve karmaşıklık hakimdir. Birden fazla yazı rengi kullanılmakla birlikte Türkçe karakteri olmayan yazı tipi kullanılmasıyla hem okunurluğu zorlaştırmakta hem de dikkati dağıtmaktadır. Görsel ögelere yer verilmiştir fakat metinlerdeki vurgulardan ötürü görsel ögeler geri planda kalmıştır. Tasarımda kullanılan ok işaretleri yol gösterici olmaktan çok zihin karışıklığına neden olmaktadır. Tasarım sonunda tasarımı hazırlayan kişiye, tarihe ve kaynakçaya yer verilmemiştir.